Sezgin Kaşıkçı'nın yazısı.
Trabzon’da sabah akşam yolda olan vatandaşlar ve şoför esnafı, nedense son aylarda bir saniye sabretmekten muzdarip.
Oysa o bir saniye, her şeyin dönüm noktası!
Gideceği yere bir an önce ulaşmak için, ayağını frene değil gaza basan; öndeki araç hareket edecek olsa bile sinirle kornaya abanıp ağza alınmayacak sözler eden bir topluluk haline geldik. Sabah akşam kornalar inliyor, ses kirliliği tavan yapıyor, sinirler geriliyor.
Oysa bir saniye beklese…
Ayağını bir saniyeliğine gazdan çekip frene dokunsa, ne trafik bu hale gelir ne de Trabzon’un sokakları korna sesinden geçilmez olurdu.
Evet, zaman zaman trafik içler acısı bir hal alıyor. Ama gideceğiniz yer belli, kimse sizden kaçmıyor. İletişim çağındayız; ararsınız, “Trafik var, biraz gecikeceğim.” dersiniz.
Hepsi bu kadar.
Bir saniye sabredin… Korna yerine anlayışı devreye sokun.
Trabzon insanı hızlıdır, acelecidir belki ama sabretmeyi de öğrenmesi gerekiyor.
Unutmayalım; kornaya basmakla gideceğiniz yer yerinden oynamıyor.
Eve bir saniye erken gitseniz ne olur, bir saniye geç gitseniz ne olur?
Sonuçta aynı yere varıyorsunuz.
Kornayı sadece gerektiğinde kullanalım. Özellikle hastane gibi sessizliğe ihtiyaç duyulan yerlerde asla!
Bir saniye sabretmek zor değil, yeter ki isteyelim.
⸻
Bir de küçük önerim var yetkililere:
Emekliler başımızın tacı, onlara sözümüz yok. Ama otobüs seferlerinde, okul ve iş çıkış saatleri hariç, emeklilerin toplu taşımayı kullanmaları teşvik edilebilir. Çünkü o saatlerde okuldan, işten çıkan vatandaş zaten günün yorgunluğunu taşıyor. En azından eve dönerken biraz rahat etsin, biraz konfor bulsun.