Karadeniz'in İncisi Trabzon: Turizmde Hak Ettiği Yere Ulaşmak İçin Radikal Adımlar Şart - Salih Altınışık
Trabzon, coğrafi konumu, eşsiz doğal güzellikleri ve zengin kültürel mirasıyla Türkiye'nin önde gelen turizm destinasyonlarından biri olma potansiyeline sahip.
Ancak ne yazık ki, bu potansiyel tam anlamıyla değerlendirilemiyor ve şehir, turizmden elde etmesi gereken geliri maalesef dört ayı geçmeyen kısa bir sezonla sınırlı kalıyor.
Turizmin sadece ekonomik bir faaliyet alanı olmadığı, aynı zamanda bir şehrin kimliğini, marka değerini ve yaşam kalitesini doğrudan etkilediği göz önüne alındığında, Trabzon'un bu alandaki mevcut durumu detaylı bir analiz ve acil eylem gerektiriyor.
Marka Değeri ve Algı Yönetimi
Trabzon denince akla ilk gelen şüphesiz ki, şehrin en büyük gurur kaynağı Trabzonspor oluyor.
Bu durumun elbette olumlu yansımaları var; şehir ulusal ve uluslararası arenada tanınıyor. Ancak Trabzon'un marka değeri sadece futbolla sınırlı kalmamalı. Şehrin doğal güzelliklerinin yanı sıra, binlerce yıllık tarihi, eşsiz kültürü ve inanç turizmi açısından barındırdığı olağanüstü potansiyel yeterince vurgulanamıyor.
Ayasofya Müzesi, Sümela Manastırı, Uzungöl gibi ikonik noktalar uluslararası tanıtımda hak ettikleri yeri bulamıyor. Bu durum, şehrin genel algısını daraltmakla kalmıyor, aynı zamanda farklı ilgi alanlarına sahip turistleri çekme potansiyelimizi de sınırlıyor. Marka yönetimi stratejileri, Trabzon'u bir bütün olarak, yani doğa, tarih, kültür ve inanç turizminin birleştiği eşsiz bir destinasyon olarak konumlandırmalıdır.
Hizmet Kalitesi ve Uluslararası Standartlar
Trabzon'daki turizm işletmelerinin büyük bir çoğunluğunun uluslararası standartların gerisinde kaldığı, acı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Konaklama tesislerinden yeme içme mekanlarına, rehberlik hizmetlerinden ulaşım ağlarına kadar birçok alanda ciddi eksiklikler gözlemleniyor.
Misafirlerin beklentilerini karşılayamayan bu durum, hem tekrarlayan ziyaretleri engelliyor hem de olumsuz ağızdan ağıza pazarlamaya yol açarak şehrin itibarını zedeliyor.
Özellikle, turizm sektöründe çalışan personelin eğitimine yönelik yatırımlar acilen artırılmalıdır.
Yabancı dil bilgisi, müşteri ilişkileri yönetimi, kültürel hassasiyet ve hizmet odaklılık konularında düzenli eğitimler ve sertifikasyon programları zorunlu hale getirilmelidir.
Deneyimli ve eğitimli personel, bir şehrin turizmdeki başarısının temelini oluşturur.
Çarpık Yapılaşma ve Fiyat Politikası
Ülkemizin genelinde kangrenleşmiş bir sorun olan çarpık yapılaşma, ne yazık ki Trabzon'un birçok bölgesinde doğal ve tarihi dokuyu tahrip etmeye devam ediyor. Şehrin kendine özgü mimarisi ve estetiği, kontrolsüz yapılaşma ve plansız kentleşme nedeniyle zarar görüyor. Bu durum, özellikle doğal güzellikleriyle öne çıkan destinasyonlar için kabul edilemezdir.
Ayrıca, işletmecilerin yerli ve yabancı turistlere uyguladıkları farklı fiyat politikaları kabul edilemez ve derhal denetim altına alınmalıdır. Bu tür ayrımcı uygulamalar, hem adaletsizliğe yol açıyor hem de turistlerin güvenini sarsarak şehrin imajına büyük zarar veriyor. Şeffaf ve adil bir fiyatlandırma politikası, turizmde sürdürülebilirliğin anahtarıdır.
Acil Eylem Planı ve Radikal Kararlar
Trabzon'un turizmde hak ettiği yere ulaşabilmesi için vakit kaybetmeden radikal kararlar alınmalı ve bunlar tavizsiz bir şekilde uygulamaya konulmalıdır. Bu süreçte şehrin tüm paydaşları, yani yerel yönetimler, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve elbette ki turizm sektörü temsilcileri omuz omuza çalışmalıdır.
1) Entegre Tanıtım ve Pazarlama Stratejisi: Trabzon'un sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarih, kültür ve inanç turizmi potansiyeliyle de öne çıkarılacağı kapsamlı bir uluslararası tanıtım kampanyası başlatılmalıdır.
Dijital pazarlama, sosyal medya ve uluslararası fuarlar etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
2) Hizmet Kalitesi Denetimi ve Sertifikasyon: Turizm işletmeleri için uluslararası standartlarda hizmet kalitesi denetimleri zorunlu hale getirilmeli ve belirli kriterleri karşılamayan işletmelere yaptırımlar uygulanmalıdır.
Personel eğitimi ve sertifikasyonu programları devlet destekli olarak yaygınlaştırılmalıdır.
3) Çarpık Yapılaşmaya Son: Şehrin doğal ve tarihi dokusunu korumaya yönelik katı imar planları uygulanmalı ve mevcut çarpık yapılaşmanın iyileştirilmesi için projeler geliştirilmelidir. Yeni yapılaşmalarda yöresel mimariye uygunluk zorunlu hale getirilmelidir.
4) Adil Fiyat Politikası ve Denetim: Yerli ve yabancı ayrımı yapılmaksızın tüm turistlere uygulanan fiyatlandırma politikaları düzenli olarak denetlenmeli ve haksız uygulamalara karşı ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
5) Belediye Ruhsatlandırma Modeli: Belki de en radikal ve en etkili çözüm, turizm işletmelerine verilen ruhsatların yıllık olarak yenilenmesi modelidir. Bu model, belediyelere işletmelerin hizmet kalitesini, fiyat politikalarını ve genel performansını düzenli olarak denetleme ve standartlara uymayan işletmelerin ruhsatlarını iptal etme yetkisi verecektir.
Bu sayede, işletmeler sürekli olarak kendilerini geliştirmek ve uluslararası standartlara uyum sağlamak zorunda kalacaktır.
6) Alternatif Turizm Çeşitliliğinin Artırılması: Yayla turizmi, kış turizmi, sağlık turizmi, kongre turizmi gibi alternatif turizm çeşitleri için yeni yatırımlar ve tanıtım faaliyetleri desteklenmelidir. Sezonu 4 aydan 12 aya yayacak projeler önceliklendirilmelidir.
Trabzon, turizmde bir pilot bölge olarak ele alınmalı ve köklü bir zihniyet değişimine gitmelidir. Bu değişim, sadece şehrin ekonomik refahını artırmakla kalmayacak, aynı zamanda tüm Türkiye için turizmde bir başarı modeli oluşturacaktır.
Gecikmeden atılacak cesur adımlar, Karadeniz'in incisi Trabzon'u hak ettiği dünya çapında bir destinasyon haline getirecektir. Bu dönüşüm, sadece bir ekonomik hedef değil, aynı zamanda gelecek nesillere bırakacağımız kültürel ve doğal mirası koruma sorumluluğudur.