Almanya’da ana muhalefet partisi CDU’nun lideri Friedrich Merz’in açıkladığı yeni “çalışma kabinesi” Avrupa’daki Türkler açısından dikkatle incelenmesi gereken bir adım. Özellikle göçmen kökenli toplumlar, bu tür siyasi değişimlerde iki önemli beklenti taşır: Temsiliyet ve kapsayıcılık. Ancak Merz’in oluşturduğu ekip, özel sektörle devlet yönetimini buluşturma çabasıyla öne çıkarken, göçmen topluluklar açısından hâlâ ciddi eksiklikler barındırıyor.
Özel Sektör Deneyimi, Peki Ya Toplumsal Temsil?
Ceconomy eski CEO’su Karsten Wildberger’in Dijital Bakanı, Katherina Reiche’nin Ekonomi Bakanı, Johann Wadephul’un Dışişleri Bakanı olması, Almanya’yı yönetmeye hazırlanan bir teknik kadronun kurulduğunu gösteriyor. Ancak bu tercihler arasında göçmen kökenli bir ismin olmaması, özellikle Almanya’da yaşayan 3 milyonun üzerindeki Türk kökenli insan için yine “bizden biri yok” duygusunu pekiştiriyor. Bugün Almanya’da yaşayan Türkler sadece iş gücü olarak değil, akademiden medyaya, sivil toplumdan siyasete kadar birçok alanda aktif roller üstlenmiş durumda. Buna rağmen, karar verici pozisyonlarda bu topluluğun görünmez kılınması, yalnızca Almanya için değil, Avrupa’daki diğer Türk diasporaları için de hayal kırıklığı yaratıyor.
Merz’in Sözleri Unutulmadı
Friedrich Merz’in geçmişte Ukraynalı mültecilerle ilgili kullandığı "sosyal turizm" ve göçmen çocuklar için söylediği “küçük paşalar” ifadesi, hâlâ hafızalarda taze. Özür dilenmiş olsa da, bu tür ifadelerle şekillenen bir lider profili, göçmen toplumların güvenini kazanmakta zorlanıyor. Merz’in kabinesiyle vermek istediği “işe odaklı, liyakatli” mesaj, göçmenler açısından ise “bize yine yer yok” mesajı olarak algılanabiliyor.
Türkler ve Alman Siyaseti: Diyalog Artmalı
Avrupa’daki Türklerin Almanya siyasetiyle ilişkisi uzun yıllar boyunca mesafeli oldu. Bunun bir sebebi de göçmen kökenli bireylerin sistematik biçimde dışarıda bırakılmasıydı. Ancak özellikle ikinci ve üçüncü kuşak Türk gençleri, siyasete daha çok ilgi göstermeye, partilere üye olmaya, hatta adaylık süreçlerine katılmaya başladı. Merz’in kabinesi, göçmen kökenli yurttaşların siyasetteki varlığını yine görmezden geldiği için, bu gençler için bir kırılma noktası olabilir. Çünkü artık mesele yalnızca bir bakanın Türk kökenli olup olmaması değil; esas mesele, göçmen toplulukların sorunlarının gündeme taşınması, çözüm için politik irade gösterilmesidir.
Nereye Gidiyoruz?
CDU gibi büyük partilerin bu tür kabine tercihlerinde göçmen kökenli bireyleri yok sayması, toplumun büyük bir kesiminde aidiyet duygusunu zedeliyor. Eğer Merz gerçekten “çalışma hükümeti” kurma iddiasındaysa, bu ülkenin en çok çalışan, üreten, vergi veren toplumlarından biri olan Türkleri görmezden gelmesi bir çelişkidir. Sonuç olarak, Merz’in kabinesi iş dünyası için umut verici olabilir, ama sosyal adalet ve temsil açısından Avrupa’daki Türkler için büyük bir boşluk bırakıyor. Bu boşluğu doldurmak ise hem Alman siyasetçilerin hem de Avrupa’daki Türk toplumunun ortak çabasıyla mümkün olacaktır. ,
Salih Altınışık
Güncelleme Tarihi: 29 Nisan 2025, 14:17